YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU
- uzmpskezgikeser
- Oct 12, 2022
- 2 min read
Updated: Oct 14, 2023
Korku ve kaygı, günlük yaşamımızda çeşitli konularda karşılaşabildiğimiz ve bize çok tanıdık gelen bir duygudur. Ruhsal, zihinsel veya fiziksel sağlığımıza yani var oluşumuza yönelik herhangi bir tehdit veya tehlike algısında hepimiz korkar veya kaygılanırız. Öncelikle korku ve kaygı arasındaki farktan bahsetmek gerekir. Kaygı, henüz gerçekleşmemiş olan ancak gelecekte gerçekleşeceğini düşündüğümüz bir tehdit veya tehlike durumuna karşı hissedilen endişe halidir. Korku ise “şu anda” var olan tehdit edici/tehlikeli bir durum karşısında verilen tepkidir. Bir örnek vermek gerekirse; bir köpek dişlerini göstererek ve koşarak bize doğru geliyorsa burada hissedilen duygu korkudur. Yakınlarda bir köpek yoksa fakat biz bir köpeğin yolumuza çıkıp bizi ısıracağını düşünüyorsak bu durumda hissedilen kaygıdır.
Kaygı kelimesi birçok kişi tarafından kulağa hoş gelmemekte ve yaşanmaması gereken olumsuz bir duygu olarak algılanmaktadır. Oysaki kaygı da tıpkı diğer duygular gibi insan doğasında olan ve OLMASI GEREKEN bir duygudur. Dozunda olan bir kaygı işlevseldir. Dozunda olan bir kaygı tehlikeyi fark etmemizi ve hayatta kalmamızı sağlar. Mesela, bir orman kampına gittiğimizde hafif dozda baş edilebilir bir kaygı bizi tehlikelere karşı korur. Tuhaf veya tehlikeli bir ses duyduğumuzda “savaş veya kaç” sistemimizin hemen devreye girmesini ve hızlıca tepki vermemizi sağlar. Yine dozunda olan bir kaygı yaptığımız veya yapacağımız bir işe değer verdiğimizi gösterir, o işte başarılı olmak için gerekli olan şeylerde dikkatli olmamızı sağlar. Mesela, topluluk önünde bir sunum yapacağımızda hissedilen hafif dozda ve baş edilebilir düzeydeki kaygı hem yaptığımız işe hem de orada bulunan dinleyicilere önem verdiğimizi gösterir. Aynı zamanda, sunum saatini kaçırmamak için gerekli önlemleri almamızı, önceden hazırlık ve prova yapmamızı, özenli ve dikkatli bir şekilde sunum hazırlamamızı sağlayarak başarı oranımızı arttırır.
Kimi olaylar bizde ufak bir kaygı yaratabilirken kimisi yoğun bir şekilde kaygı oluşturabilmektedir. Birçok defa aynı olayın veya durumun herkesi farklı düzeyde kaygılandırdığına şahit olmuşuzdur. Hatta bazen bizde yoğun kaygı yaratan bir durum başkası için neredeyse hiç kaygı yaratmaz. Bunun sebebi olayları/durumları algılayış biçimimizdeki farklılıklardır. Yani, düşünce biçimimizdeki farklılıklar bizim aynı olay karşısında farklı duygular hissetmemize ve bu doğrultuda farklı tepkiler vermemize sebep olur. Düşünce farklılıklarının altında yatan temel sebepler ise mizacımız (kişiliğimizin doğuştan gelen kısmı), yaşam deneyimlerimizin ve yetiştirilme tarzlarımızın farklı olması sonucunda kendimiz/diğerleri/dünya hakkındaki görüşlerimizin farklı olması şeklinde sıralanabilir. Bazen düşünce biçimimizde bazı hatalar olabilir ve bu durum kaygı düzeyimizi bize zarar verecek seviyeye getirebilir. Bu yoğun kaygı belirli bir nesneye/duruma/kişiye özgü olabileceği gibi birden çok alanda da kendini gösterebilir.
Kaygının iş/eğitim/ilişkiler/aile/sağlık/para gibi hayatın birçok alanında kendini göstermesi
Kişide sürekli bir huzursuzluk/gerginlik/diken üzerinde olma hissi yaratması
Kas gerginliği, uyku bozukluğu, odaklanma güçlüğü ve dikkat dağınıklığı, yorgunluk, sıkça tekrarlanan mide bulantıları ve/ veya baş ağrıları gibi belirtilere sebep olması
Bu durumun kişinin işlevselliğini bozması ve uzun süredir devam ediyor olması (en az 6 ay) Yaygın (Genel) Kaygı Bozukluğu’ nu düşündürmektedir.
Kaygı bozuklukları;
Çocukluk travmaları
Stresli bir yaşama sahip olma
Olumsuz yaşam deneyimleri
Güvensiz bağlanma stillerine sahip olma gibi psikososyal nedenlerden kaynaklanabileceği gibi
Genetik yatkınlık
Vücuttaki bazı kimyasalların olması gerekenden fazla/eksik salınımı gibi biyolojik kaynaklı da olabilmektedir. Kişide görülen yaygın kaygı bozukluğunun birden fazla sebebi olabilir.
#korku #kaygı #kaygıbozukluğu #yaygınkaygıbozukluğu #anksiyete #psikoloji #psikolog #izmirpsikolog #ailedanışmanı #aileterapisi

Comments