top of page
Search

BAĞLANMA TÜRLERİNİN ROMANTİK İLİŞKİLERE YANSIYIŞI VE PSİKOTERAPİDEKİ ÖNEMİ

  • uzmpskezgikeser
  • Mar 18, 2023
  • 3 min read

Updated: Oct 14, 2023

Günümüzde, bireylerde görülebilen birçok ruhsal ve kişilerarası sorunun çocukluk çağında belirlenen bağlanma örüntüsüyle ilişkili olduğu kabul edilmektedir. Bağlanma, çocuk ile bakım veren kişi arasında kurulan, yakınlık arayışı ile kendini gösteren, tutarlılığı ve sürekliliği olan duygusal bağ olarak tanımlanır. Burada bakım verenden kasıt çocuğa sürekli olarak bakan kişidir. Bu kişi genellikle anne olduğu için annenin temel bağlanma figürü olduğu ve bağlanmanın anne rahminden itibaren başladığı söylenebilir.


Bebeklerde görülen emme, gülümseme, stresli durumlarda ağlama ve anneyi çağırma, anneyi izleme gibi davranışlar bağlanma göstergesidir. Bağlanma hem annenin hem bebeğin yakınlaşma gereksinimini karşılar. Anne ve bebek arasındaki bağlanmanın kalitesi iki tarafın da birbirinin duygularına cevap verdiği oranda artmaktadır. Anneyle yaşanan deneyimler sonucu çocuk kendine ve dış dünyaya ait şemalar (temel inançlar) oluşturur ve bunları yaşam boyu kuracağı yeni ilişkilerine geneller. Bu şemalar kişinin kendisine yönelik ve yaşam boyu kuracağı yakın ilişkilerindeki düşünce, duygu, beklenti, inanç, tutum ve davranışlarını belirlemektedir. Eğer çocuğun korunma, sevgi, bakım ve keşfetme ihtiyaçları karşılanırsa, çocuk kendisinin değerli ve sevilebilir, diğerlerinin de güvenilir ve yardımsever olduğu yönünde bir şema geliştirecektir. Aksi halde yani çocuğun gereksinimleri karşılanmadığında ya da tutarsız bir şekilde karşılandığında çocuk kendisinin değersiz ve sevilmez, diğerlerinin de güvenilmez olduğu yönünde bir şema geliştirecektir.


Bağlanma üzerinde en belirleyici etken anne olarak görülse de anne ile bebek arasındaki bağlanmanın kalitesini ve bireyde oluşan bağlanma biçimini etkileyen birçok etken vardır. Bu etkenler annenin kendi bağlanma biçimi, sosyal desteği, eşiyle ilişkisinin kalitesi, bebeğin mizacı, baba ile çocuk ilişkisi, yaşantısal deneyimler ve kültürel farklılıklar olarak sıralanabilir.


Bağlanma biçimi, yaşamın erken yıllarında şekillendiği ve süreklilik gösterdiği düşünülen, kişinin diğer insanlarla ilişki kurma örüntüsüdür. Dört- Beş yaşlarına doğru iyice şekillenmiş olmakla birlikte değişime dirençli hale gelir. Her ne kadar dirençli olsa da bireyin şemalarına dair kazandığı farkındalıklar, yeni deneyimler ve yeni kurulan ilişkiler ile bağlanma biçiminin değişmesi mümkündür.


Dört tür bağlanma biçimi vardır. Bunlar güvenli, kaygılı, kaçıngan ve kaygılı-kaçıngan (karışık/dağınık/dezorganize) bağlanmadır. Güvenli bağlanan bireyler, çocukluklarında annelerinden bekledikleri bakımı ve sevgiyi kesintisiz olarak ve tutarlı bir tutumla almışlardır. Kaygılı bağlanan bireylerin bakım ve sevgi ihtiyaçları ise kesintili olarak ve/veya tutarsız bir tutumla karşılanmıştır. Annenin kontrol amacıyla çocuğu terk etme tehdidinde bulunması kaygılı bağlanmanın gelişmesinde rol oynamaktadır. Kaçıngan bağlanan bireyler, çocukken anneleri tarafından sıklıkla reddedilmiş ve ihtiyaçları karşılanmamış bireylerdir. Barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçları karşılansa bile duygusal olarak mesafeli ve soğuk bir tutumla karşılanmıştır. Dağınık bağlanma örüntüsünün en temel nedeni bakım verenden korkmadır. Ebeveynlerin ciddi psikiyatrik bozukluklarının oluşu, alkol veya madde bağımlısı olmaları, aile içi şiddetin olması bireyi dağınık bağlanma örüntüsüne yatkın kılmaktadır.


Romantik ilişkiler açısından incelendiğinde güvenli bağlanan kişi ilişkilerinde güvenilir ve istikrarlıdır, kararları partneriyle birlikte alır, ilişkilere dair esnek görüşleri vardır, iletişim becerileri iyidir, tartışmalarda uzlaşmaya varabilir, bağlılıktan korkmaz, ilişkiyi zor bir iş olarak görmez, hislerini doğallıkla ifade edebilir, kıskandırmak gibi oyunlar oynamaz. Kaygılı bağlanan kişi ise çok fazla yakınlık ister, ilişki veya iletişim içinde olmadığında mutsuz ve/veya endişelidir, partnerine karşı güven sorunu yaşar, reddedilmekten korkar, partnerinin ilgisini canlı tutmak için oyunlar oynar, rahatsızlıklarını ifade etmekte zorlanır ve eşinin tahmin etmesini bekler, küser, alıngandır, en ufak şeylerin ilişkiyi bitireceğini düşünür. Kaçıngan bağlanan kişi karışık mesajlar verir, bağımsızlığına düşkündür, eşini değersizleştirebilir, sınırlara çok önem verir, ideal ilişki hayali vardır, suiistimal edilmekten korkar, ilişkiye dair görüşleri esneklikten yoksundur, niyetlerini net olarak belirtmekte zorlanır. Dağınık bağlanmaya sahip kişi ise tüm bunların karışımı niteliğinde davranışlar sergileyebilir. Bu bağlanma türüne sahip kişilerin oranı diğerlerinden daha azdır.


Aile dişli çark sistemine benzetilebilir. Dişli çarkların her biri diğer çarkları etkiler veya diğer çarklardan etkilenir. Aile danışmanlığında, aile üyelerinin bağlanma biçimlerini anlamak problemin kendisini, oluşması ve sürmesinde etkili olan faktörleri, çözümleri ve müdahale yöntemlerini belirlemeye yardımcı olur. Yine aynı sebeple daha tatminkar ve sağlıklı romantik ilişkiler için kişilerin bağlanma türlerini belirlemek ve çalışmak bireysel terapi ve çift terapisinde de oldukça önemlidir.


 
 
 

Recent Posts

See All
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU (TSSB)

Travma Nedir? Kişinin gerçek ya da algılanan bir ölüm ya da yaralanma içeren veya kendisinin ya da başkasının fiziksel bütünlüğünü tehdit...

 
 
 

Comments


bottom of page